Uzun bir 30 gün geçirdik. Yeryüzüne bağlanmak adına uzun bir 30 gün. Bağlantılarımız kesilmişti, bir yer arıyorduk, iç sıkılmaları, uyku halleri, her şeyden uzaklaşmak, kendine dönmek derken, bazı zamanlar depresyon, bazı dönemler içsel bir patlama yaşadık. Dünya ise depremler ve kasırgalarla kendini yenileme içerisindeydi.
Ancak biz yeniye karşı dirençlerimizi kırma konusunda dünya kadar tecrübeli değiliz. Yeryüzü ve Gökyüzü birlikte hareket ederken biz hep ayrı tellerden çalıyoruz. Bu da kulağımıza hoş gelmiyor. Kendi müziğimizi unuttuk, frekansımızı unuttuk. Kendi sesimiz kulağımıza güzel gelmez oldu. Sabah uyandığımızda kafamızdaki düşünceler dünden kalma olmaya başladı. ‘Bütün gece uyudum, peki neden bütün gece koşturmuş gibi uyanıyorum.’ gibi cümleler fazlasıyla zihnimizde dolaştı. Odak sorunu fazlalaştı ve değişim yerine yerimizde saymayı seçmemizi isteyen düşünceler ordusu tarafından etrafımız sarıldı. Ortada hiçbir sorun yokmuş gibi görünse de, bir şekilde bizden bağımsız bir duygu kapladı bizleri. ‘Efendim bir sorun yaklaşıyor.’ ‘Çık dışarı’ demeyi beceremedik belki de. Hayatımızda birçok sorunla boğuşmuş olabiliriz,
Bazen acı çeke çeke, bazen güle oynaya dönüşüyoruz. Bir şekilde devam ediyoruz, her şey bitti derken, tekrar başlıyoruz. Yoruluyoruz, bıkıyoruz, öfkeleniyoruz, rahatsızlanıyoruz ama devam ediyoruz. Dünyanın doğumuna şahit oluyoruz. Bir nevi toprakla bir oluyoruz, ateşle bir oluyoruz, su ve hava ile bir olmayı deneyimliyoruz. Yormuyor mu? Sonuna kadar. Uyutmuyor, ağlatıyor, fiziksel ve ruhsal olarak kendi yaşından iki kat fazla yaşamış gibi hissettiriyor ama artık herkes bir şeyin farkındaki, devran dönüyor. Devran dönerken ya hortum gibi hepimizi içine çekecek, ya da bir yere tutunacağız ve bu tufanı da atlatacağız. Sevgiye tutunacağız, saygıya tutunacağız, vicdana tutunacağız, özgürlüğümüze tutunacağız ve bu tufanı da atlatacağız.
Maskeler düşüyor. Bu maske insanların takındığı ‘ben iyi bir insanım’ maskesi, bu maske ‘ben sizi düşünüyorum’ maskesi, bu maske ‘ben senin en iyi arkadaşınım’ maskesi ve bu maske ‘ben seni seviyorum’ maskesi. Hangi duygular gerçekçe bir bir ortaya çıkacaktır. Yalan duyguların duvara çarpacağı, yalan cümlelerin dile dolanacağı bir süreç.
Kaygı ile boşvermişliğin arasındaki ince bir çizgiden yürüyoruz. Bir yana yatıyoruz kaygı yakalıyor, bir yana yatıyoruz, boşveriyoruz. Her şeyin kontrolümüzde olmadığını deneyimliyoruz. Bazen biraz bırakmak gerekir, kendimizi zincirlediğimiz bütün duyguları, korkuları ve kaygıları.
Aman kimse rahatsız olmasın diye kendimizi paraladığımız günler artık geride kalıyor. ‘Herkes rahat olsun, mutlu olsun ben nasıl olsa bir şekilde mutlu olurum.’ diye kendimizden çok verdik. Şimdi alma-verme dengesini tekrar yerine getirmek için kim ne aldıysa ve verdiyse karşılığını bulma zamanı. Çakılıp kaldığınız yerinizden, tutunduğunuz ailesel kaygılardan arınma zamanı.
Kaç yaşınızda olursanız olun, evden kanatlanıp uçmanın zamanı. Bu ev yaşadığınız ev değil, bu ev uyuduğunuz ev değil, bu ev bir bina içinde değil. Bu ev sizin zihniniz. Zihinden çıkma zamanıdır. Orası sizi rahat ettiriyor, kulağınıza hoşunuza giden cümleler fısıldıyor ama hayattan kaçmanızı sağlıyor. Hayatınızı yakalama fırsatınız var. Belki bir adım ötenizde, belki de uzun bir yolunuz var ancak ışığı gördüğünüzü ve hissettiğinizi biliyorum.
Her şeyin başladığı yerdeyiz. Şimdi Dünya parmağına bir yüzük takacak. Bu bir anlaşma yüzüğü, çünkü biz bu yüzüğü hak ettik.(mi)
Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde diye verilen sözleri tuttuk.. Tuttuk mu? Kendimize doğarken verdiğimiz sözleri gerçekten tuttuk mu? Yarın sabah Güneş tutuluyor ve Yeni bir dönem başlıyor, her şeyin başladığı yerde. Başladığınız yerde. Başladığınız mekanda ve zamanda.
Bu Güneş tutulması öyle bir Tutulma ki, Dünya’yı ayağa kaldıracak. Her şeyden kaçtık da, bir kendimizden kaçamadık. Sorumluluklarımızdan kaçtık, sorunlarımızdan kaçtık, insanlardan kaçtık, en sevdiklerimizden bile kaçtık ama bir tek kendimizden kaçamadık ve şimdi kendimizle yüzleşme zamanı. Merhaba ben geldim dercesine kapınız çalınacak, kendinizi tanıyabilmek için çok uğraşacaksınız ama o sizsiniz. Diğer yarınız. Doğarken bir yüzük takmıştınız ama hayatın akışında o kadar savruldunuz ki, kendinizi unuttunuz. Geç mi kaldım? Tüh. Aman Allahım geride kaldım. Treni kaçırdım. Zaman geçiyor, herkes uçtu. Güneş Tutulması zihninizi böyle konuşturacak işte. Sakin olun,
İnce bir çizgi Kova Yeniayı. Bir yandan Marsın balık burcundan Koç burcuna geçişi, diğer yandan Şiron faktörü var.
Bir yandan ‘yataktan çıkasım yok’ ruh halinden kurtulacağımız gibi diğer taraftan uzun zamandır kafamızı kemiren bir kaygı silsilesiyle karşılaşacağız. Geride ne bıraktıysak, karşımıza ‘merhaba beni çözümlemeden benden kurtulamazsın’ diye çıkacaktır. Yara aldığımız her ne varsa, yaralarımız iyileşmeden kopardığımız kabuklarla birlikte ‘beni artık çöz’ diye gelecektir.
İnce bir çizgideyiz. Bu yüzden farkındalığımızı ve enerjimizi yüksek tutmamız önceliğimiz olmalıdır. Özellikle 27 ocak- 6 şubat arası gökyüzü sertliğini gösterecektir. Sıkıntılar ayyuka çıktığı için uyku sorunları, ikili ilişki sorunları görülebilir.
Duygularınızı harekete geçirmeniz gerekmekte bu süreçte. Duygularınızı kısıtlayıp, kendinize saklamanız sizde sıkıntılar ve hastalıklar çıkarabilir. Öfkenizi kontrol altında tutarak, düşüncelerinizi dile getirmeniz önemlidir. Güvendiğiniz insanlarla sohbetler edebilir, seviyeli tartışmalar yapabilirsiniz. Mars Koç burcuna geçtikten sonra (28 ocak) agresiflik ve öfke nöbetleri fazlasıyla görülebileceği için yapmanız gereken enerjinizi boşaltmak olmalıdır. Spor yapın,